Ülkemizde ve dünyada yapılan akademik ve bilimsel araştırmalar, erken yaştan itibaren müzik eşliğinde yapılan etkinliklerin; çocuğun bilişsel, sosyal-duygusal, motor ve dil gelişimine katkı sağladığını ortaya koymaktadır. Müzik eğitimi denge, dikkat, koordinasyon gibi motor becerilerinin gelişimine katkı sağlamasıyla birlikte; kritik düşünme, problem çözümü ve bu amaçlara yönelik nasıl işbirlikçi çalışılması gerektiğini öğrenme gibi akademik ve kişisel becerilerin gelişmesini de destekler. Müzik; içinde oyun barındıran, çocuğa ulaşabilme, çocuğun dilini ve duygularını anlama konusunda kolaylık sağlayan en iyi sanatsal faaliyetlerden biridir.
Okul öncesi eğitimde müzik derslerimizin temeli Orff Schulwerk yaklaşımı üzerine kurulu olmakla birlikte Kodály ve Dalcroze yaklaşımlarından da yararlanılmaktadır. Derslerde, çeşitli müzik aletlerinin yanı sıra müzik terapide etkisi kanıtlanmış Peter Hess Terapi Ses Çanakları da kullanılmaktadır.
Müzik eğitimini bir süreç olarak ele alan Orff Schulwerk yaklaşımında; konuşma, müzik ve hareket ayrılmaz bir bütündür ve hepsi içimizdeki ritimle bağlantılıdır. Carl Orff çocuğun duyduğu ilk ritmin kalp atışı olduğunu söyler. Kalp atışımız ise iç ritmimizi belirler. Bu eğitim anlayışı içimizdeki ritim duygusunu keşfetmemizi ve bu yolla içimizde zaten var olan yaratıcı gücün tetiklenmesini, ortaya çıkmasını hedefler. Her aşamada vazgeçilmez olan ‘’oyun’’ ile birlikte tüm duyu ve algılama organlarını kapsar, bu duyuları çalıştırıp harekete geçirir. İçlerinden geldiği gibi müzik yapan, dans eden, doğaçlayan çocuklar; keşfetme, deneme, yaratma ortamının ve grup içerisinde birlikte oynayarak birbirlerinden öğrenmenin keyfini çıkarırlar. Orff yaklaşımı ile yetişen çocuklar kendini iyi şekilde ifade edebilen, özgüvenli, bedenini ve sınırlarını tanıyabilen; kendi iç ritmini ve melodisini keşfetmeye meraklı çocuklardır.
Yaşadığımız dünyada dış uyaranların ve gürültünün fazlalığı sessizlik alıştırmalarını da bir o kadar önemli kılmaktadır. Peter Hess Terapi Ses Çanakları ise burada devreye girmektedir. Ses çanaklarının sesini sonuna kadar dinlemek, sessizliğe geçiş yapmak çocukların sakinleşmesini ve mutlu olmasını sağlar. Ses çanaklarının tınıları ile rahatlayan çocukların odaklanma süreleri, öğrenme kapasiteleri artar ve yüksek frekanslarla derse başlarlar. Farklı yaklaşımlar ve ses çanakları ile harmanlanan bu sıra dışı müzik eğitimi deneyimi, çocukları her yönde motive ederek müzik ile ilişkilerini bambaşka bir noktaya taşımaktadır.
Çocuğun müzik yoluyla eğitilmesi, sağlıklı birey yetiştirmenin; insan yetiştirmenin en önemli araçlarından biridir. Anaokulu ise bu fidanlarının yetiştirildiği özenli bir bahçedir. Minik insanlar bu bahçede bedensel ve ruhsal bakımdan boy atacaklar ve daha sağlıklı bir kişilik gelişimine kavuşabileceklerdir.